Rahim Ağzı Kanseri
Rahim ağzı kanseri, diğer adıyla serviks kanseri, kadınlar arasında en sık karşılaşılan jinekolojik kanser türüdür. 2020 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, global olarak 604.127 kadın bu kanser türüyle tanışmıştır. Bu sayı, tüm kanser vakalarının yüzde 6.4’ünü oluşturmaktadır. Ayrıca, bu kansere bağlı ölümler, genel kanser ölümlerinin yüzde 7.7’sini temsil etmektedir. Dolayısıyla, erken teşhis ve periyodik jinekolojik muayeneler bu ölçekteki kayıpları azaltmada kritik bir rol oynamaktadır. Rahim ağzı kanseri şüphesi olan bireylerin, ilgili uzmanlık alanı olan kadın hastalıkları ya da jinekolojik onkoloji servislerine yönlendirilmesi önerilir.
Rahim Ağzı Kanseri Nasıl Oluşur?
Serviks, üreme sisteminin bir bölümü olup, uterusla vajinayı birleştiren boyun kısmıdır ve rahmin altında konumlanır. İki ana bölümden meydana gelir: Endoserviks adı verilen iç kısmı rahme doğru ve Ektoserviks adı verilen dış kısmı ise vajinaya doğru yönelir. Rahim ağzı kanseri, genellikle rahim ağzındaki hücrelerdeki anormal büyüme ve çoğalma sonucunda gelişir. Bu hücrelerin dış faktörlere tepki olarak değişime uğraması ve kontrolsüz bir şekilde artmasıyla tümör oluşumu söz konusudur. Rahim ağzı kanserinin kesin sebepleri tam olarak bilinmemekle birlikte, HPV virüsünün bu kanserin gelişiminde ve ilerlemesinde önemli bir faktör olduğu bilimsel çalışmalarla desteklenmektedir.
HPV ve Rahim Ağzı Kanseri
Human Papilloma Virüs, yani HPV, dünya genelinde birçok kişide rastlanan bir enfeksiyondur. Bu virüs, vücuda girdiğinde genital bölgede karnabahar benzeri ve siğil şeklinde lezyonlara yol açabilir. Cinsel temasın yanı sıra doğrudan temasla da bulaşabilen HPV, hem erkeklerde hem de kadınlarda görülme potansiyeline sahiptir. HPV’nin 100’den fazla türü bulunmaktadır ve bu türlerin bazıları DNA’da değişikliklere sebep olarak kansere zemin hazırlayabilir. HPV enfeksiyonu genellikle belirti vermez ancak tedavi edilmezse zamanla rahim ağzı kanserine dönüşebilir. Bu nedenle, rahim ağzı kanserinden korunmak amacıyla düzenli pap smear ve HPV testlerinin yapılması hayati öneme sahiptir.
HPV Kaynaklı Genital Siğillerin Tedavisi
HPV’nin sebep olduğu genital siğillerin tedavisinde hedef, siğillerin bulunduğu bölgenin tamamen temizlenmesidir. Siğillerin yaygınlığına ve konumuna bağlı olarak hasta için özelleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulur. En sık kullanılan tedavi yöntemi yakma tekniğidir. Bunun yanı sıra, siğilleri dondurma, lazerle tedavi, topikal kremler ya da cerrahi yöntemler de mevcut tedavi seçenekleri arasındadır. Hangi tedavi yönteminin seçileceği, hastanın özelliklerine ve siğillerin konumuna bağlı olarak belirlenir.
Rahim Ağzı Kanserinin Oluşum Nedenleri ve Belirtileri
Rahim ağzı kanseri oluşumunda bazı risk faktörleri öne çıkmaktadır:
- HPV Enfeksiyonu: Rahim ağzı kanserinin başlıca nedenlerinden biri HPV enfeksiyonudur.
- HIV Taşıyıcıları: AIDS’e yol açan HIV virüsünü taşıyan bireylerin, bağışıklık sistemlerinin zayıf olması sebebiyle rahim ağzı kanserine yakalanma riski artmaktadır.
- Chlamydia Enfeksiyonu: Bu bakteri, kadın üreme sisteminde sıklıkla enfeksiyona neden olabilir ve bu enfeksiyonu geçirenlerde rahim ağzı kanseri riski artışı gözlenmiştir.
- Erken Cinsel Hayat ve Çoklu Partner: Erken yaşta cinsel ilişkiye girenler, birden fazla cinsel partneri olanlar ve korunma yöntemleri kullanmayanlar risk altındadır.
- Doğum Sayısı: Birden fazla doğum yapmış kadınlar arasında rahim ağzı kanseri riski artabilir.
- Kişisel ve Aile Tarihi: Rahim ağzı kanseri öyküsü olan aile bireyleri ve bireylerin kendi kişisel öyküleri bu riski artırabilir.
- Sigara Kullanımı: Sigara içen kadınlar arasında rahim ağzı kanseri riski daha yüksektir.
- Kişisel Hijyen: Genital bölge temizliğine yeterince dikkat etmeyenlerde risk artabilir.
Rahim Ağzı Kanserinin Göstergeleri:
- Menstrüel dönem dışı veya menopoz sonrası anormal kanamalar
- Kanlı, sarı veya kötü kokulu vajinal akıntı
- Bel ve kasık bölgesinde ağrı
- Cinsel ilişki sonrası kanama veya ağrı hissi
- İdrar sıklığında artış
- İdrar yaparken ağrı
- Ani kilo kaybı
Rahim ağzı kanseri genellikle yavaş ilerlediğinden, belirtiler erken evrelerde fark edilmeyebilir. Bu nedenle, genel sağlıkta herhangi bir değişiklikte jinekolojik bir kontrolün yararlı olacağını unutmamak gerekir.